![]() |
Tweet |
SEVGİNİN BİNBİR ÇEŞİDİ: ÇİÇEKLE Mİ, SİNİR KRİZİYLE Mİ?
Sevgi, insanlık tarihi kadar eski ama bir o kadar da değişken bir kavram. Kimine göre bir omuza başını yaslamaktır, kimine göre telefonda “Tamam kapatıyorum, haydi kapat, önce sen kapat” diye yarım saat mücadele etmektir. Ama kesin olan bir şey var: Herkes sevgisini farklı gösterir. Ve en büyük anlaşmazlık da buradan çıkar! Çünkü bazen aynı dili konuştuğumuzu sanırken, aslında bambaşka lehçelerde kayboluruz.
Sevginin Evrensel Ama Bir O Kadar da Kişisel Halleri
İnsanlar sevgisini gösterirken genellikle beş temel kategoriye ayrılır. Psikolog Gary Chapman’ın ortaya attığı “Beş Sevgi Dili” teorisini belki duymuşsunuzdur:
1. Onay Sözcükleri: “Seni seviyorum” demek ya da “Bugün harikasın” gibi cümlelerle sevgiyi dile dökenler. Bunlar, mesaj bekler, “günaydın” atılmadığında panikler.
2. Fiziksel Temas: El ele tutuşmak, saç okşamak, sarılmak… Sevdiği insana dokunmadan yaşayamazlar. Onlara “Ama mesaj attım” dersen, anlamazlar.
3. Hizmet Eylemleri: “Benim için bir şey yapıyorsa, seviyordur” kafasında olanlar. Çayı koyması, battaniyeni getirmesi, “Hallettim” demesi = sevgi.
4. Hediyeleşme: Sürprizler, özel günleri unutmamalar, beklenmedik çikolatalar… “Bana bir şey almıyorsa, umursamıyor” diyen kesim.
5. Beraber Zaman Geçirme: En büyük sevgi göstergesi, birlikte geçirilen kaliteli vakittir. Seninle oturup saatlerce sohbet ediyorsa, seviyordur.
Şimdi, herkesin sevgi dili farklı olduğu için, bazen bu diller birbiriyle çarpışır. Bir taraf sürekli “Seni seviyorum” derken diğer taraf “Bir gün çöpü bile atmıyor” diye içten içe küplere binebilir. O yüzden, ilişkilerde sıkça duyduğumuz “Beni seviyor ama hiç göstermiyor” isyanı aslında tam da buradan doğar. Çünkü herkes, sevgiyi kendi anladığı şekilde göstermek ister.
Toksik Sevgi: Sevgiden Daha Fazlası, Ama Sevgi Değil
Gelelim işin karanlık tarafına: Toksik sevgi. Her “seni seviyorum” denildiğinde içine sıcaklık dolmamalı, bazen dikkatli de olmak lazım. Çünkü sevgi adı altında yapılan birçok şey, aslında sevgi değil, kontrol mekanizması.
“Ben seni kıskandığım için böyleyim” → Kıskançlık, sevgi değil. Karşındakine nefes aldırmamak, onu sahiplenmek değildir.
“Bunu senin iyiliğin için yapıyorum” → Eğer bir şeyi yapmak istemiyorsan ama sırf karşı tarafın sevgisini kaybetmemek için yapıyorsan, ortada bir manipülasyon var demektir.
“Sen benim her şeyimsin” → Romantik gibi gelebilir ama aslında büyük bir yük. Hiç kimse, kimsenin tek dayanağı olmamalı.
Toksik sevgi, sevgiyi bir kalkan gibi kullanır ve bazen fark etmeden içine düşersin. Ama unutma: Sevgi büyütmeli, tüketmemeli.
Eskiden Sevmek ve Şimdi Sevmek
Bir de sevginin zaman içindeki değişimine bakalım. Eskiden, yani mektup dönemlerinde, bir “Gözlerin yıldızlar gibi” cümlesiyle haftalarca yaşanırdı. O mektubu alan kişi, üç gün falan kalp çarpıntısıyla gezerdi. Şimdi? Görüldü atmak, ilişkinin ölüm fermanı.
Önceden sevdiğini göstermek için pencere önünde sabahlamak vardı. Şimdi story atıp “beni fark etti mi” diye beklemek var. Geçmişte aşkın en büyük göstergesi, “Bir şair sana şiir yazmış” ise, şimdi “Dört saattir aktif ama cevap vermiyor” cümlesiyle dert yanılıyor.
Ama işin güzel tarafı şu: Sevgi şekil değiştirir ama özünü kaybetmez. Yeter ki onu gerçekten anlamaya çalışalım.
Ve Şimdi Soruyoruz: Sizin Sevgi Diliniz Ne?
Öyleyse, sonda her zamanki gibi bir soru bırakalım:
Siz sevginizi nasıl gösteriyorsunuz?
Daha önemlisi, sizin sevildiğinizi nasıl hissettiğiniz önemli mi?
Yoksa hâlâ “Beni seviyorsa, anlamam gerekir” diyenlerden misiniz?