ACİL’LERE ACİL MÜDAHALE LAZIM
Yazıma, dün yaşananlardan önce biraz geriden başlamak istiyorum. Öyle çok fazla değil elbette. Çok fazla geriye gidersek birçoğunuzun da bildiği gibi yaşadıklarım sayfalara sığmaz.
****Ama kitap olur.
Yaklaşık 2 senedir yaşadığım bir çarpıntı sorunum var ve bu sorun beni zaman zaman oldukça rahatsız ediyor.
****Ama sadece beni. Doktorların pek umurunda değil.
Bu iki sene içerisinde en az 6-7 kez 160-182-194 nabız ile hastanelerin Acil servislerine gittim.
2 tanesi ambulans ile. Gerisi Belediye otobüsü.
Hani derler ya “Ayakta duracak halim olmasa bile, hayatta durmamı gerektiren nedenlerim var” aynen öyle.
Acillerde yaşananlar gerçekten içler açısı. Ne kadar kötü durumda olursanız olun, o Triaj sırasında ölseniz dahi önce nabzınıza bakacaklar, tansiyonunuzu ölçecekler.
Eğer ölmediyseniz Sarı-Yeşil-Kırmızı alandan birine sıra verecekler. Kırmızı alan demek, il müdahale edilecek demekmiş. (Kırmızı triaj kodu ise hayatı tehdit eden, hızlı agresif yaklaşım, acil olarak eş zamanlı değerlendirme ve tedavi gerektiren durumları göstermektedir. Bu durumlarda hasta hiç bekletilmeden kırmızı alana alınır.) tabi bunun gerçekleştiğine hiç şahit olmadım.
2 kez kırmızı müdahale kodu almama rağmen verilen sırayı bekledim çünkü, içeride tüm hastalara müdahale edecek ya 1 ya da 2 doktor var. Nasıl yetişecekleri de ayrı konu elbette.
Kendinizi çok kötü de hissetseniz o triaj’da ki hemşire sarı veya yeşil kodu verdimi bekleyecekseniz. En az 2 saat. Benim 7 saati bulan beklemelerim de oldu.
Gelelim dün akşam yaşadıklarıma ( 5-11-2024) saat 19.30 sularıydı. Nikah sonrası kutlama davetine katılmak için Yat Limanı Ekici restoranda buluştuk. Diğer gelecek arkadaşı beklerken çarpıntılarım artmaya başladı. Mekandan çıkıp Yat Limanı sokaklarında kendimi kısa bir test ettim. Bazen gelip geçen bir çarpıntı olduğu için öyle bir şey sandım ilk başlarda.
“””Ama değildi
Çarpıntı arttıkça arttı. Ayakta duramaz hale geldim ve kapının önünde duran ilk taksiye bindirildim. (Yalnız zor dedim ya) tek başıma Atatürk Devlet Hastanesi Acil Servis önünde taksiden inerek içeriye girme mücadeleme kapıda duran bir bayan yardımcı oldu. (Allah razı olsun) İçeride güvenliğin yardımı ile Triaj bölümündeki yaklaşık 50 kişinin önünden beni içeriye hemşirenin koltuğuna oturttu.
“””Sıradakilerin büyük isyanına pek aldırmadım.
İlk kontrolde nabız atışımın 194’ü vurduğunu ve makinanın çılgın gibi ötüşü üzerine direk “KIRMIZI” kodu alarak yine güvenlik görevlisinin yardımı ile önce hasta kayıt bölümüne oradan da Acil bölümüne giriş yaptık. Kırmızı kod alanı kapılı olduğundan sarı alandan içeriye aldılar. Doktorun umursamaz bakışları ve “neyin var” sorusu üzerine cevap vermeye çalışsam da ağzımdan tek çıkan kelime “Çok çarpıntım” diyebildim. Var kelimesine bile nefesim yetmedi.
Doktor eli cebinde sağa sola dolu olan yataklara yetişmek için talimatlar yağdırıyordu. Birilerinden EKG çekilmesi isteğini duydum. Kısa bir bekleyişin , yaklaşık 10 dakika bir EKG cihazı ile bir hemşire geldi. İlk giriş ile EKG arasında geçen 20 dakikalık zamanda ve hastanede olmanın verdiği güven ile nabzım biraz hafiflemişti. EKG sonucuna bakan Acil Nöbetçi doktoru “ İyisin düşmüş nabzın” dedi.
O sırada elinde şırınga ile kanlarıma almaya gelen hemşireye “ Gerek yok. Yollayın bunu”
“”Bunu mu?
Ayakta durmaya mecalim yokken, orada görevli hasta bakıcı arkadaşların beni yataktan kaldırdığını hatırlıyorum. Alla yine razı olsun….
**** “Doktor, kötüyüm. Halen ayakta duracak halim yok” dememe aldırmadan arkasını döndü gitti. Danışmadaki arkadaşlardan durumu anlamaya çalıştım. Söyledikleri gerçekten ACİLLERE ACİL MÜDAHALE gerektiğinin ispatıydı.
**** “Kendinizi kötü hissediyorsanız Eğitim Araştırma Acil servise de bir gidin”
Eeeeeee ben zaten Sağlık Bakanlığına ait bir Acil Serviste değil miyim?
Zar zor kapının önüne çıkabildim. Yaklaşık 1,5 saat Atatürk Devlet Hastanesi Acil Servisin bahçesinde bir bankta dinlendim. Çarpıntım hafifleyince de 100. Yıla kadar yürüyüp KL08 ile evin yolunu tuttum.
Şükür daha iyiydim.
Hayatımda en güzel olan şeyleri düşündüm. Kızımı düşündüm. İşimi, evimi, yarını.
Bugünler zaten zor ama bu sağlık sistemi ile yarınlar çok daha zor olacak.
Sağlıkla kalın.