Bugun...


ASLI DÖNMEZ

facebook-paylas
Modern İnsan Türü: Otrovertus Homo Sapiens
Tarih: 03-11-2025 08:04:00 Güncelleme: 03-11-2025 08:04:00


Modern İnsan Türü: Otrovertus Homo Sapiens

 

Sevgili okurlar, bugün bir yerlerde “otrovert” diye bir kavram duydum.

Yeni bir kelimeymiş ama sanki bizi yıllardır anlatıyormuş gibi geldi.

Hadi gelin birlikte kafa patlatalım, beynimizin lastiğini biraz esnetelim.

Belki de bu sefer kelime bize değil, biz kelimeye yakışacağız.

 

Şimdiye kadar hep iki tür bilirdik:

Introvert’ler ve extrovert’ler.

Introvert dediğin, partide bile kendi iç sesiyle sohbet eden insandır.

“Beni aramayın, ben kendimle konuşuyorum,” diyebilir; üstelik bunu gayet ciddi bir yüz ifadesiyle söyler.

Evde kalmayı sever ama evdeyken de dışarıdaki hayata iç geçirir.

Bir bakıma, kendi sessizliğinin influencer’ıdır.

 

Gelelim extrovert tayfaya…

Onlar enerjilerini insanlardan alır.

Toplantı bitsin istemez, kahve molasını sosyalleşme olimpiyatına çevirir, sessizlikle baş başa kaldığında panikler.

Her sohbette yeni bir “arkadaş” edinir ama ertesi gün o kişinin adını hatırlamaz.

Kısacası, sosyal enerjinin canlı kanlı powerbank’leridir.

 

Ve işte şimdi sahneye yeni bir tür çıkıyor:

Otrovertus Homo Sapiens!

Yani ne tam içe dönebilen, ne de dışa taşabilen ama her şeye “bir bakayım” diyerek kalan insan türü.

Modern çağın çelişkilerinden doğan bu tür, “kalabalıkta sıkılıp yalnızken de sıkılan” jenerasyonun gurur timsali.

 

Otrovert sabah kahvesini yalnız içmek ister ama kahvesini içerken bir yandan da “acaba kim story attı?” diye Instagram’a bakar.

Bir etkinliğe gitmek istemez ama gitmeyince de “kaçırdım galiba” sendromuna yakalanır.

Sosyalleşir, yorulur. Yalnız kalır, sıkılır. Yani evrimin en kararsız halkasıdır.

Bir tarafı “benim huzurum sessizlikte” der, öbür tarafı “ama sessizlik de çok gürültülü be!” diye söylenir.

 

Otrovert tipi insanın ruh hâli mevsim geçişi gibidir, bir sıcak, bir soğuk, bir bahar, bir sonbahar.

Konuşmak ister ama aramak istemez. Dinlenmek ister ama uyuyamaz.

Ve en çok da “bugün kimseyle görüşmeyeceğim” dediği günlerde biri “çıkalım mı?” dese anında hazırlanır.

Yani sosyal olarak uçurum kenarında salıncak keyfi yapan bir türden bahsediyoruz.

 

Ama işin aslı şu: otrovert’ler çağın yan ürünü değil, tam merkezindeler.

Teknoloji bizi “bağlantıda” tuttu ama birbirimize bağlı olmaktan uzaklaştırdı.

Bir mesajla samimi olduk, bir sessizlikle koptuk.

Otrovert tam bu boşlukta doğdu, sürekli çevrimiçi ama duygusal olarak sürekli “uçak modunda.”

Herkesle iletişim hâlinde ama kimseyle tam temasta değil.

Yalnızlıktan korkuyor ama kalabalıktan da nefes alamıyor.

Bir yandan “benim alanım” diyor, diğer yandan “neden kimse gelmiyor buraya?” diye serzenişte bulunuyor.

 

Aslında otrovert, modern insanın kendi içinde yaşadığı dijital paradoksun vücut bulmuş hâli.

Ne tamamen biz olduk, ne tamamen başkalarıyla olduk.

Bir ekrandan bakıyoruz hayata, filtreli ama flu bir pencereden.

Bir yandan “kendini bul” mottolarına inanıyoruz, öbür yandan her gün yeni bir kimlik deniyoruz.

Otrovert, işte bu kimlik karmaşasının sessiz çığlığı:

“Ben ne yalnız kalabiliyorum, ne de kalabalığa karışabiliyorum. Peki ben kimim o zaman?”

 

Ve belki de cevabı tam orada gizli.

Otrovert, kim olduğunu bulamayan değil; Her halini kabul etmeye çalışan insan.

Kimi gün insan ister, kimi gün sükûnet.

Kimi gün sahne ışığı, kimi gün battaniye altı.

Ve belki de olgunlaşmak, bu ikisini aynı bedende barındırmayı öğrenmektir.

 

Peki siz ne dersiniz sevgili okurlar;

Siz gerçekten bir tipe mi aitsiniz?

Yoksa siz de çoktan Otrovertus evrimine geçip, kendi yalnızlığınızla kalabalığınız arasında sıkışmış modern bir tür müsünüz?

 

Belki de mesele içe ya da dışa dönük olmakta değil…

Belki de mesele artık kendine dönmeyi hatırlamakta.

 

“Biraz gül, biraz düşün, hayat zaten iksinin arasında...”





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
HABER ARA
HABER ARŞİVİ
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR

2025 YILINA DAMGA VURAN SANATÇI SİZCE KİM?


YUKARI