ANTALYA’DAN AYTA GEÇTİ.

Ayta Sözeri 7 Eylül akşamı Antalya Açık Hava Tiyatrosu'nda, Antalya dinleyicisiyle tam anlamıyla özlem giderdi.

Antalya’ya geliş tarihini ne kadar ertelerse ertelesin, sıcaklıktan şikayetçi olduğunu ancak Antalya’yı ve Antalya seyircisini çok sevdiğini, kendini evinde hissettiğini söyledi.

Seyircisinin yoğun sevgi gösterisiyle karşılanan Ayta, ‘’10 yıldır bir beyefendi ile birlikteyim çok mutluyum’’ diyerek, onun adına sevinen seyircisini de mutlu etti. 

Esprilerle, şarkılar arasında anlattığı hikayelerle, arabesk, pop, sanat müziği karışımı repertuarıyla seyirciye büyülü bir gece yaşatan Ayta Sözeri’nin yaşam hikayesi de çok ilginç. 

Türkiye’nin ilk trans birey oyuncusu olan Ayta Sözeri’nin keyifli başlayan yaşamı, lise yıllarında zorlaşmaya başlamış.

31 MART 1976 NÜRNBERG

Yıl 1976. Yer Nürnberg, Almanya. Takvimler 31 Mart'ı gösterirken açtı gözlerini dünyaya Ayta.

 Ayta aslında soyadıydı, ileride kendisine isim yapacaktı. Baba bir, anne ayrı iki ablası, bir de kız kardeşi vardı. Ayta yedi yaşındayken birlikte memlekete İzmir’e döndüler… Şarkılar söylüyor, şahane fıkra anlatıyor, yaz akşamları bütün mahallelinin balkonda izlediği oyunlar yazıp sahneliyordu lise yıllarına kadar. Hayalindeki meslek genetik mühendisliğiydi.

Ortaokulda herkes Ayşe'ye, Fatma'ya bakarken o futbol takımıyla ilgilenince başlamış kendini sorgulamaya...

YA ZEKİ MÜREN’SİN YA BÜLENT ERSOY

2014 yılında verdiği bir röportajda “Televizyonlardaki örneklere gitti aklım ilk önce. O zamanlar internet yok. Halk kütüphanesine gidip ‘Bana eşcinsellikle ilgili bir kitap verir misiniz?’ diyemezdim herhalde. Önümde iki rol model vardı. Ya Zeki Müren’sin ya Bülent Ersoy’sun. Yıllar içinde aslında ikisinin birbirine ne kadar benzediğini öğrendim. Bir Bülent Ersoy, bir Zeki Müren... Sonra kendim gibi olanları bulmaya çalıştım... İlk gözleri görmeyen ama dünyanın en çok gören insanı ablama açıldım... Ardından anneme... Doktor doktor dolaştırdılar beni. Sonunda birinden 'Çocuğunuz son derece akıllı, hazır olun, zamanı gelince trans birey olacak' cevabını aldılar. Çok şükür mutant değilmişim dedim, rahat bir nefes aldım. 'Sonra babam öğrendi durumu, tabii her ataerkil toplumda yaşayan baba gibi evden ayrılmamı istedi.  'Benim evlenecek kızım var, seni çok iyi yetiştirdim, hayatta ziyan olmayacağını düşünüyorum' dedi ve kibarca beni kovdu yani. Üniversite sınavına girmiş, sonuçları bekliyordum. Bir yandan da hamburgercide çalışıyordum. Ege Üniversitesi’nin işletme bölümünü kazandım. O dönemde bir doğum günü partisinde çok güzel oynadığımı keşfettiler. Ve zenne oldum. Bir gün çalıştığım bir yerde solist gelmeyince sahneye çıktım ve şarkıcılık serüvenine başladım. Bunlar yaşanırken bir yandan da üniversiteyi bitirdim,” diye anlatıyor yaşamının ilk yıllarını.

20'li yaşlarına geldiğinde ne olmak ve nasıl yaşamak istediği konusunda kendinden emin olan Ayta Sözeri, cinsiyet değiştirme ameliyatı oldu ve hayatına kendini doğru yerde hissettiği kadın bedeninde devam etti. 

2000 yılında İstanbul'da Boncuk Restoran'da şarkıcı olarak çalıştığı dönemde, “Hayat Bağları” dizisinin set yemeği esnasında, şarkıcılık performansını çok beğenen dizinin yönetmenlerinden Mustafa Şevki Doğan, ona oyunculuk teklif etti. “Hayat Bağları” dizisinde hapishane müdiresini canlandıran Ayta Sözeri, sonrasında birçok dizi ve sinema filminde rol almaya başladı.

KAYIP ŞEHRİN DUYGU’SU

2012-2013 döneminde “Kayıp Şehir” adlı dizide Gökçe Bahadır, Nik Xhelilaj, İlker Kaleli, Nazan Kesal, Uğur Polat, Cansu Tosun, Elifcan Ongurlar, Tugay Mercan, Taner Ölmez, İhsan Berk Aydın ve Ahmet Mekin ile birlikte rol aldı.

Sezen Aksu ile tanışması da bu dönemde oluyor. O günleri de şöyle anlatıyor Ayta; ‘’İstanbul’da Boncuk Restoran’da çalışıyordum. ‘Hayat Bağları’ dizisinin set yemeğini bizim mekânda yaptılar. Program sonunda beni çok sevmişler. Yönetmen “Mutlaka seni bir yerde oynatacağım” dedi. İlk rolüm hapishane müdiresiydi. Bunu ‘Arka Sokaklar’, ‘Dudaktan Kalbe’, ‘Kuzey Rüzgârı’, ‘Dadı’ ve ‘Kayıp Şehir’ gibi diziler takip etti. O zaman da ‘Kayıp Şehir’de oynuyordum. Bir sabah telefonum çaldı. Setin olmadığı bir gün. “Acaba açmasam mı?” derken belki setten arıyorlardır diyerek telefonu açtım. “Ayta, Sezen ben. Sezen Aksu. Seni bir bulayım mıncıklayacağım” dedi. Ya hâlâ uyuyorum ya da öldüm diye düşündüm. Üç gün boyunca işletildiğimi düşünerek yeniden aramasını bekledim. Sonra Sezen Hanım konserinde beni sahneye çıkardı. Bir albüm hazırlıyoruz. Yaşar Gaga aralık ayında albümün çıkacağını söyledi. Sezen Aksu’yu bütün evrenin annesi olarak tanımlıyorum. Hepimiz için bir şarkı yapmış. Benim de en sevdiğim Sezen şarkısı “Bir Çocuk Sevdim”.

‘’Bir sabah otel odasına gelen telefonla Sezen Aksu girdi hayatıma... Diziyi izliyor, beni çok seviyordu. 'Ya uyuyorum ya da öldüm' diye düşündüm. 'Çünkü hayatımın her anında vardı Sezen. İlk âşık olduğumda, evden ayrıldığımda, annemi görmeye çalıştığım ve göremediğim zamanlarda, parasız kaldığımda, aç kaldığımda... Kendisi yoksa bile eli vardı, hata yaptığım zaman 'Küçüğüm' diyordu, çok üzgündüm, 'Gülümse hadi' diyordu.' İşte şimdi de hem elini hem kalbini uzatıyordu. Harbiye Açıkhava sahnesinde birlikte şarkı söyledik... Yaşadığım zorlu yılların ödülüydü Sezen'le tanışmak,” derken gözleri yaşararak duraksıyor.

OYUNCULUK VE SAHNE

2017 yılında “Aile Arasında” adlı komedi filminde Engin Günaydın, Demet Evgar, Erdal Özyağcılar, Devrim Yakut, Fatih Artman, Şevket Çoruh, Gülse Birsel, Derya Karadaş ve Su Kutlu ile birlikte rol alan Ayta Sözeri, Behiye rolünü oynadı. Bu rol ile 2018 yılında 50. Sinema Yazarları Derneği tarafından En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülünü aldı.

2020 yılında Fox TV’de yayınlanmaya başlayan “Benimle Söyle” adlı yarışma programında jüri üyeliği yaptı.

2021 de dijital platformlara iş yapmaya başladı. 2022’nin sonunda senaryosu Gülse Birsel imzalı "Yılbaşı Gecesi" Disney+'ta yayınlandı.

Türkiye'nin ilk trans oyuncusu olarak pek çok dizide rol alan Ayta Sözeri sıkı bir insan hakları ve LGBT aktivisti.

Ayta Sözeri, 'Kayıp Şehir'i kendisi için değil, Türkiye'nin zihin haritası için bir şeylerin değiştiği an olarak görüyor ve bunu’’ Duygu'nun duyguları vardı. İlk defa bir trans birey yaşıyormuş, nefes alıyormuşçasına anlatıldı. Herkes ağladığımızı gördü, acıktığımızı gördü, dertlerimiz olduğunu... Uzaydan gelmemişler demek ki' dedi. Böyle olunca her şey değişti tabii. Bunca yıllık insan hakları savunucusuyum, sadece küçük gruplara anlatabildiğim şeyleri milyonlara anlatma fırsatı verdi bu dizi. Benim hayatım değişse ne olur, değişmese ne olur'' diye açıklıyor.