Bugun...


YEŞİM ERTAN

facebook-paylas
KADININ ADI YOK; ASLINDA KENDİSİ DE YOK
Tarih: 03-12-2023 11:55:00 Güncelleme: 03-12-2023 11:55:00


KADININ ADI YOK; ASLINDA KENDİSİ DE YOK

 Bugün size 40 yaş ve üzeri kadınların, genç kızken belki de ailelerinden gizli okudukları bir romandan bahsedeceğim.

1970 li yılların sonu politikanın verdiği yük, siyasi ve ekonomik sıkıntıların getirdiği bunalım, karmaşa dönemi derken, 80 darbesinin ardından siyasi ortamın birden rahatlamasıyla, politikadan el ayak çeken gençlik, daha çok kendi dünyasına dönüp aşk, ilişkiler üzerine düşünmeye, toplumdaki yerini sorgulamaya başladı.

Tam da bu günlerin öncesinde Duygu Asena adında bir kadın magazin basınının kadın- erkek ilişkilerini didikleyen tarafıyla kazandığı feminist kimliği pekiştiren bir roman yazdı. Roman kulaktan kulağa, elden ele dolaştı. Anne babalar isyan etti, sansür kurulu müstehcen içerik olarak nitelendirip romanı yasakladı. Ancak genç kızlar ellerinden düşüremedikleri bu romanla birlikte ilişkilerdeki yerlerini sorgulamaya, anne- baba tutumlarına karşı çıkmaya başlamışlardı bile.

Edebiyat çevrelerince edebî değeri olmadığı gerekçesiyle bir köşeye atılıp, üzerinde durulmayan, önyargı ile yaklaşılan ancak dönemin dinamiklerini yer yerinden oynatma gücüne sahip bir roman oldu Kadının Adı Yok…

Roman, Türkiye’de 70’li yıllarda ortaya çıkan feminizm hareketinin etkisiyle eşitlik, cinsellik, görünürlük ve bütünüyle özgürlük gibi somutlaşmış kavramların içinde kadının sesini geniş kitlelere duyurmayı başardı. Bu anlamda da yazılış amacına ulaşmış oldu; kitapta anlatılan içeriğin fazlasıyla gerçekliği, verdiği mesajların geniş toplumsal kitlelere net bir şekilde ulaşıp karşılık bulması kitabın başarısını pekiştirdi.

1980 sonrası Türk düşünce dünyasında kadının toplumdaki konumunu ve problemlerini; makaleleri, röportajları, roman ve tiyatro senaryolarıyla gündeme getiren Asena, gazeteciliği ve diğer faaliyetleri ile kadın meselesinin popüler kültür dünyasında belirginlik kazanmasında önemli de bir rol üstlendi.

Türkiye’deki feminist hareketin öncü ismi olarak kabul edilen gazeteci ve yazar Duygu Asena’nın 1987 yılında yayımlanan ilk kitabı Kadının Adı Yok gerek içeriği gerekse de içeriğindeki olayları anlatış biçimiyle döneme damgasını vurdu.

 Roman özellikle erkek egemen bir toplumun belirlediği sınırlar içinde kadın olmayı tartışır. Sanki kadının varoluş mücadelesinin bir manifestosudur.  Edebiyat dünyasında tabu sayılan konuları şartları zorlayarak işlemesi Türk Romanı için de bir ilk olur.

FEMİNİST PEDEGOG DUYGU ASENA

Peki kimdir böyle cesur bir çıkışla edebiyat dünyasının şimşekleri üzerine çeken kadın yazarı…Duygu Asena 19 Nisan 1946’da İstanbul’da doğmuş… İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Pedagoji Bölümü mezunudur. Haseki Hastanesi Çocuk Kliniği ve İstanbul Üniversitesi Çocuklar Evi’nde iki yıl pedagog olarak çalışmıştır. 1972 yılında Hürriyet Gazetesinde gazeteciliğe başlamış, gazetenin “Kelebek” ekinde “Şirin” imzasıyla köşe yazıları yazmış, 1978’te Gelişim Yayınlarında Genel Yayın Yönetmeni olan Asena, sonraki senelerde Kadınca ile beraber On yedi, Ev Kadını, Bella Bayan, Kim, First, Negatif gibi dergileri yönetmiştir.

Kadınca Dergisinin yüksek tirajı sayesinde o güne kadar Türk basının ilgi göstermediği feminizm dikkate alınmaya, sorgulanmaya başlanmış, 80 sonrası ivme kazanan kadın hareketinin doğrudan içinde olmasa da feminist gündemi basın ve yazın dünyasına taşıyarak bu hareketi desteklemiştir. Söz, Sabah, Güneş, Yarın, Milliyet, Cumhuriyet ve Vatan gazetelerinde köşe yazarlığı, yöneticilik ve röportaj yazarlığı yapan Asena, 30 Temmuz 2006 tarihinde hayatını kaybetti.

Kitapları: Kadının Adı Yok, Aslında Aşk Da Yok, Kahramanlar Hep Erkek, Değişen Bir Şey Yok, Aynada Aşk Vardı, Aslında Özgürsün, Aşk Gidiyorum Demez, Paramparça… İsimlerinden de belli olduğu gibi kitaplarında, toplumdaki kadın erkek ayrışması, kadının yeri, ilişkilerdeki, ailedeki ve toplumdaki kadına karşı cinsiyetçi tutumu ön plana çıkarıp sorgulamıştır.

OLAY ROMAN

İki yılda kırk baskı ile satış rekoru kıran, daha sonra elli üç baskıya ulaşan Kadının Adı Yok kitabı büyük bir üne kavuşmuştu. 40. Baskısının satışları sürerken “Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu” tarafından “muzır” bulunarak satışı yasaklandı. Bunun üzerine Asena’nın açtığı davada kitap aklandı Kitap, piyasadan kaldırılmasıyla ilgili dava devam ederken ünlü yönetmen Atıf Yılmaz tarafından beyaz perdeye uyarlanır... Yeni baskıları yayımlanarak, 53 baskıya ulaşan kitap; Almanya, Hollanda ve Yunanistan’da bu ülkelerin dillerine çevrilmiş, Yunanistan’da “best seller” oldu. Kadının Adı Yok Boğaziçi Üniversitesince de “Yılın Kitabı” seçildi. (1988)

 ADI OLMAYAN ROMAN KAHRAMANI

Adını hiçbir zaman öğrenemediğimiz başkarakterin çocukluğundan başlayıp ilk gençlik ve yetişkinlik yıllarını ayrıntılarıyla önümüze seren bu hikâyedeki en büyük sorunsal “kız çocuk olmak – genç kız olmak – kadın olmak ”tır.

“Arkadaşlarımız hep bizim bahçeye geliyor. Kızları da erkekleri de çok seviyorum, aralarında hiç ayrım yapmıyorum. Ama babam yapıyor.

Okula gitmiyorum ama ben artık çok büyüğüm, babamın oğlanları sevmediğini, kızları sevdiğini biliyorum, ama bunun neden böyle olduğunu bilemiyorum, çünkü babamın kendisi de oğlan.’’

Satırlarıyla küçücük bir kız çocuğunun duygularını, sorgulamasını dile getiriyor Asena.

İki küçük kızının erkek arkadaşlarıyla oynamasını istemeyen, daha çocuk yaşta onları kadın-erkek ilişkileri konusunda korkutan ve baskılayan fakat diğer tarafta küçücük kızları üstünden bekçiliğini yaptığı namusunu mahalledeki komşu kadınla bozuk para gibi harcayan “baba” romanın ana unsurudur aslında.

Babasından hiçbir zaman sevgi görmeyen, kocasına koşulsuz itaat ettiği halde bunun karşılığında aldatılan ama yine de çekip gidemeyecek kadar güçsüz bir anne figürüyle büyüyen başkarakter hayatı boyunca yaşadığı tüm ilişkilerde alttan alta baba sevgisini arar. İş hayatında yükselip çok iyi mevkilere gelmesinin tek sebebi erkek olmadığı için eğitim almasını istemeyen babasına “yapabileceğini” kanıtlamaktır aslında. İş yerinde, evliliğinde hep bir şeyleri kanıtlamak zorundadır çünkü kadındır. İsyankâr çığlıklar atan çok güçlü bir kadın… Babasından göremediği sevgiyi yıllarca başka adamlarda arayan ama bir yandan da evlendiği gün babasının o evden gitti diye çok üzülüp sarı bir kanarya aldığını duyunca ümitlenecek kadar çocuk.

Her satırıyla bir kadınlık manifestosudur Kadının Adı Yok. Roman kahramanı adının bir önemi olmayan herhangi bir kadındır, bugün bile toplumda korunması gereken hassas grup olarak nitelendirilen kadının, hala adı yok ne yazık ki.

 

 





YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
HABER ARA
HABER ARŞİVİ
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI