BEST OF SAYGISIZLIK
Saygı, her zaman insanların insanlarla işleri bitene kadar gösterdiği nezaketten ibaret değildir elbette.
Saygı, insanların mesleklerine, tecrübelerine, deneyimlerine, parasına göre de ayırt edilemez. Hele hele parayı verenle, gönlünü veren arasında ki fark çok daha önemlidir.
En azından parayı veren kişilerle çıkar ilişkisi, gönlünü verenlerle gönül ilişkisi kurmak çok önemlidir. İşin ucu maddiyata dökülüyorsa ve sen kazanırken, sana daha da kazandırmak için , sadece sana destek içinde yanında olan insanları da 3 Kuruşa satmamak en büyük erdemdir.
Geçtiğimiz hafta sonu Antalya’da bu sene düzenlenen Best adındaki en iyiler ödül töreninde Gazeteci dostlarıma gösterilmeyen saygıyı saygısızlık olarak adlandırmanın çok yanlış olmayacağını düşündüm.
Ödül töreninin amacı, kazancı hiç kimseyi ilgilendirmediği gibi bizi de ilgilendirmez….
Ancak…..
Oraya davet edilen kişilerinde, ödül verdikleri kişiler veya diğer sanatçılar kadar ilgi görmesi gerekirdi.
Sevgili Coşkun, bir dostunun davetini kırmayıp geceye katılanlar arasındaydı. Erken saatlerde ödül gecesinin yapılacağı otele getirildi. Bir Otelin lobisinde yanında sadece hayranları vardı. Onlarla bol bol fotoğraf çektirdi. İçtiği 2 çayın karşılığında adisyona adını soyadını yazıp imzasını attı. Belki Coşkun hakkını almış da olabilir ama, bu ilgisizliği haketmediğini düşünüyorum.
Örneğin ben, organizasyonu düzenleyen kişi ile hiç tanışma fırsatı bulamadım. Kendisi de gazetecilerin olduğu dışarıdaki standa bir kez uğramadı.
Sevgili Coşkun Göğen’in oturacağı yeri beraber aradık. Kapıdaki görevlilerde Coşkun’un ne adı vardı, ne de oturacağı masa numarası.
Görevli kızlar, içeride ki kapı girişindeki bir masada yer bulup oturmasını söyledi. Masaya yönelip sandalyeyi çektiğinde, masada ki bir şahıs “Orası dolu başka bir yere oturun” dedi. Nezaketini 79 yıl koruyan Coşkun yan sandalyeye geçti. Tek başına sahneden uzak bir yerde hayranlarının sevgisi ile geceyi tamamlamadan mekandan ayrıldı.
Oysaki Zeynep Dizdar, Faruk K. Deniz Oral ve Abidin Yerebakan için ön tarafta masa ayrılmıştı.
Gazetecilerin yaşadıklarını uzun uzun zaten hiç söylemek istemiyorum. Bizler için zaten, ne yer ayrılmıştı, ne de oturacak yer vardı. 1 pet şişe suya ulaşmak da imkansız oldu. İçeriye girdiğim anda çıkmak istedim ancak, onca yol, onca emek vermişken en azından tanıdığım eşin dostun fotoğraflarını çekerek kendimce magazin haberleri oluşturdum.
Elbette gece ile ilgili haber yazmayacağım çünkü, muhatap olunabilecek kimse olmadığından bilgileri de alamadım. Ya da almak istemedim. O Bende kalsın.
Neticeye gelirsek eğer, saygının ve misafirin nasıl ağırlanacağı konusunda daha 10 fırın ekmek yemeleri lazım. Günün sonunda kazanılan sadece paraydı onlar için.
Kaybettikleri 10’larca dosta değer miydi bilemiyorum. Seneye eğer tekrarlanacaksa bu tatlı ballı organizasyon, belki de bu yazı bir referans olur da hatalar tekrarlanmaz.
SAYGIYLA KALIN….