Gıybetin Dibine Vurulan Gece: Belmondo'da Yağmur Durdu, Kulisler Başladı

Tanju Altınay'la Gece Hattı: 2 TB Hafıza ve Kaleiçi’nde Yağmura Kafa Tutan 'Yaza Veda'

Tanju Altınay - 27 Ekim 2025

Köşe yazısı yazmak benim için terapi gibi; hele ki mevzu Antalya gece hayatı olursa, kalem kendiliğinden kayıyor. Zaten 22 senedir bu şehirde yazıyorum. Bilen bilir; elimde bir "hard disk" canavarı var. O bende bir arşiv değil, resmen kentin gizli tarihi! Çoğu arkadaş gibi dün çektiklerimi ertesi gün silenlerden değilim. Yaklaşık 2 TB’lık o diskte ne isimler, ne mekânlar, ne saatler saklı... Düzenli bir adam değilimdir ama iş, işime gelince benden muntazamı yok.

"Bu arşiv mevzusu nereden çıktı şimdi?" demeyin. Geçen hafta yorgunluktan bayılacakken, eski dostlara rastladım. Konuştukça hep aynı yere geldik: "Magazin eskiden güzeldi. Neler vardır sende Tanju?" Korkanlar, adımı duyunca "Aman sakın haaa!" diye titrerken; alnı ak olanlar, "Tanju yayınlasana yaaa, o günleri özlüyoruz!" diye gaz verdi. Merak etmeyin; o disk bir "silah" değil, bir "kütüphane". Ama şunu bilin: Her şeyi bilirim.

Cemiyet Dersi: Necdet Alacan’dan Gazeteciye Saygı Notu

Neyse efendim, gelelim taze dedikodulara. 21 Ekim akşamı, Antalya cemiyetinin "yok artık" dedirtecek kadar eksiksiz olacağına inandığım bir davete icabet ettim: Sevgili Necdet Alacan'ın Kaleiçi’ndeki Belmondo Suit Otel'de düzenlediği "Yaza Veda" partisi. Düşündüğüm gibi oldu: Kimi ararsan oradaydı. Ben bu tarz davetlere erkenci kuş gibi gidip, gelen gideni kollacayan (evet, bu benim özel tabirim!) etmeyi severim. Bu sefer öyle "beş dakikalık ünlüler" durumu olmadı. Gelen, gecenin sonuna kadar keyfini sürdü.

Davetlileri tek tek kapıda karşılayanlar Necdet Alacan, eşi Nilgün ve kızı Nisa Alacan'dı. Gelenleri sanki kendi evlerinin bahçesinde ağırlıyorlardı, o kadar samimiydi ortam. Yağmur meselesine gelince... Gündüz bardaktan boşanırcasına yağan yağmur beni fena halde tedirgin etti, hemen Alacan'ı aradım: "İptal mi, devam mı?" Necdet Abi araştırmış, "Tam o saatlerde duracak," dedi ve öyle de oldu. Adam, sanki yağmurla bile anlaşma yapmış!

Gecenin müzikal lezzeti ise ENBE Orkestrası'nın tam kadro performansıyla zirve yaptı.

Gelelim benim en sevdiğim kısıma: Mekan sahibinin zarafeti. Masalar isim isim ayrılmış, kimin nerede oturacağı belli. Sağ olsun Necdet Alacan, Basın için tam sahnenin karşısında ve girişi görebileceğimiz, yani gıybeti en iyi yapabileceğimiz bir yer hazırlamış. Bu takdire şayan bir davranıştı!

Neden bu kadar önemli bu? Çünkü aylarca arayıp davetiye yollayan, sonra sizi salonun en ücra köşesine, "fotoğrafları çekin gidin" mantığıyla yerleştiren saygısız işletmecileri çok gördük. Öyle yerlerde fotoğrafımı çektim, tek birinde bile masaya oturmadan kalkıp gittim. Haber önceliğimdir ama saygısızlığa düşmem. İşte bu yüzden Belmondo'daki ev sahipliği, benim arşivimin iyi notlar kısmına anında işlendi.

Meclis Toplantısı mı, Partimi? Bir de O Gıybet Köşesi...

Peki, kimler yoktu ki?

ATSO Başkanımız Yusuf Hacısüleymanoğlu ve ATSO Yönetimi, sanki meclis toplantısı varmış gibi tam kadro oradaydı. Hatice Öz fotoğraf çektirme konusunda biraz "nazlı" olsa da, gecenin sonlarına doğru izni kopardım.

Ayrı ayrı otursalar da sonradan masaları birleşen Gökhan-Elif Gel ve Gökhan-Ayla Kumsal çiftleri, gecenin en enerjik isimlerindendi. Şefik Sümer alt bahçede dostlarıyla derin bir sohbete dalmıştı.

Sanatçılar masasına yürüdüğümde, gecelerin başarılı solistleri Hale Yıldırım, Orhan Aykut, Turgay Saka, Gökhan Ay ve Erdinç-Hacer Karadeniz kulis muhabbeti yapıyorlardı. Tabi, unutulmazlar arasında olan Sümer Ezgü de oradaydı.

Arka masalara doğru ilerleyince Orhan Tolunay dikkatimi çekti. Yıllar geçse de o ağırbaşlı karizması yerinde duruyor. TRT Radyosu’nun başarılı yapımcısı Betül Altuntaş ve dostlarının masasına hafifçe sızdım. Neden mi? Çünkü o masada dedikodu vardı ve ben dedikodu dinlemeyi pek severim!

Bar tarafında Hakan Bayraktar, her zamanki duruşuyla karizmasını konuşturuyordu. Nazif Tanır dostlarıyla sohbetteydi. Villa Perla’nın patronları Pınar-Emre Akduman belki de gecenin en şık çiftleri arasındaydı. Dr. Berkant Çağman ve eşinin iş yorgunluğu dikkatimden kaçmadı.

Tam önümüzdeki masada ise Ayşe Karakaya duruyor. Her zamanki şıklığı ve güzelliğiyle. İşte o an, "gıybetin dibine vurma zamanı" dedik ve vurduk! Yıllardır başarısını takdir ettiğim bir iş insanıdır Karakaya.

Daha kimler yoktu ki... Elimdeki listede hepsi var ama hepsini tek tek yazsam, 1-2 saat daha bu sayfadasınız demektir. Sizin kıymetli zamanınızı daha fazla almak istemiyorum. Aslında bu yazının arkasından 6 günlük gece hayatı raporu gelecekti ama sıkılırsınız diye, bu hafta yazıyı parça parça yayınlayayım dedim.

HOŞ KALIN...

P.S: Dedikodular da birikti bu arada, ne yapsak? Önümüzdeki hafta onlara özel bir paragraf açalım mı? Bence açalım.