![]() |
Tweet |
NEDİR BU EVRENİN BİZDEN ÇEKTİĞİ
Evrene Mesaj Gönderme: Bir Dilek, Bir İptal, Bir Gülen Yüz
Biz gençken evren dediğimiz şey gökyüzü, yıldızlar ve arada bir kayan bir dilek meteoruydu. Şimdi evren, sipariş alınan bir kargo şirketine döndü. Bir şey istiyorsunuz, “aldım kabul ettim” diyorsunuz ve bir hafta içinde kapınıza gelmesini bekliyorsunuz. E peki, evren bu kadar mı meşgul? Bizim gençliğimizde kimse evrene sipariş vermekle uğraşmıyordu, çünkü babamızın alıp almayacağına odaklanmıştık!
Eskiden bir şey istediğimizde annemizin kulağına fısıldar, babamızın keyfine bakar, olmadı yıldızlara göz kırpardık. Dileklerimizi yıldız kaymasına bağlar, en azından umutlarımızı gökyüzüne asardık. Ama şimdi işler değişti. Evrene mesaj göndermek neredeyse bir meslek hâline geldi. İnsanlar, mantra gibi “yedi yedi yedi, aldım kabul ettim” diyerek sabah kahvesini içiyor, akşam uyumadan önce “iptal iptal iptal” deyip ertesi güne sıfırlanıyor.
Evrene Sipariş Verirken Dikkat Edin, Ambalajı Siz Yaratıyorsunuz!
Günümüz evren anlayışı, biraz teknolojinin etkisiyle “her şeyi ben hallederim” kafasına dönüştü. Mesela, evrene “bir araba istiyorum” diyorsunuz ama teslimat: bir oyuncak araba! Neden? Çünkü evren sizin tam olarak ne istediğinizi anlamadı. Açıklamayı detaylı yapmadınız. Günümüz insanı işte burada trajikomik bir şekilde kaybediyor. Hem istemeyi bilmiyoruz hem de istediğimiz olmayınca evreni suçluyoruz.
Bir de şu “iptal iptal iptal” meselesi var. Diyelim ki aşk istediniz. Beklerken biriyle karşılaştınız, hoşlandınız. Ama sonra, “Bu olmadı, iptal iptal iptal!” diye hızlıca değiştiriyorsunuz. Evren de şaşkın tabii: “Ya arkadaş, ben bu siparişi daha kargoya bile vermemiştim, ne iptali?” diyor olabilir.
Geçmişteki Evren, Bugünün Kargo Şirketi
Biz gençken annemiz bir şeyi çok istediğimizde “Babanla konuş, ama dikkat et, doğru zamanı seç!” derdi. Yani dileğin gerçekleşmesi için sadece talep yetmezdi, strateji gerekiyordu. Şimdi bakıyorum da, modern insan evreni bir internet sitesindeki “Şimdi Al” butonu zannediyor. Oysa evrenin bir kuralı var: Zamanlama her şeydir. Ama kimse beklemek istemiyor. Herkes “şimdi ve hemen” peşinde.
Sonuç: Evren mi Bizden Yoruldu, Biz mi Evren’den?
Belki de evrene mesaj göndermenin sırrı, mesajı doğru iletmekte değil; gerçekten ne istediğimizi bilmekte. Çünkü evren aslında bir “kredi kartı” değil; borcunuzu ödeyip durmuyor. O, sizin duygularınızı hissediyor. Gerçekten istediklerinizi, inanarak söylediklerinizi duyuyor.
Ama en önemlisi şu: Evrene mesaj göndermeden önce, kendimize mesaj göndermeyi öğrenmeliyiz. Ne istiyoruz? Neden istiyoruz? Hangi niyetle istiyoruz? Bunları bilmeden evren de karışır, biz de.
Unutmayın, evren bir dilek ağacı değil; biraz da bir aynadır. Ona ne söylerseniz, aslında kendinize söylersiniz.
Öyleyse biraz durup düşünelim. Evrene mesaj göndermeden önce, kendimizle iletişim kurmayı deneyelim.
Sonuçta, belki de hayatın sırrı çok basit bir cümlede gizlidir: “Şimdi ve burada mutlu olmak!”