![]() |
Tweet |
Kuzey Işıkları: Aurora Borealis’in Dijital Çağdaki Parıltılı Alaycılığı;
Haydi hep birlikte hayal edelim: Gecenin karanlığında başınızı gökyüzüne çeviriyorsunuz ve sanki bir ressam fırçasını renklerle delicesine savurmuş gibi ışıklar dans ediyor. Bu büyülü anı bir süre izledikten sonra, hemen elinizi telefonunuza atıyorsunuz: “Bir selfie çekmeliyim, yoksa bu an gerçekten yaşandı mı nasıl kanıtlarım?” İşte karşınızda, çağımızın yeni sosyal medya yıldızı: Kuzey Işıkları, namı diğer Aurora Borealis.
Tanrılarla Dalgasını Geçen Bir Doğa Şovu
Mitolojiden kopup gelen Aurora Borealis ismi bile bir şov unsuru taşıyor. Roma’nın şafak tanrıçası Aurora ile Yunan’ın kuzey rüzgârı Boreas, gökyüzünde iş birliği yapmış gibi. Ama işin bilimsel kısmı o kadar romantik değil. Bu “tanrısal ışıklar”, aslında güneşin öfke nöbetlerinden kaçıp Dünya’nın manyetik alanına çarpan parçacıkların ortaya çıkardığı kimyasal bir kargaşa. Yani bu doğa şovu, evrenin “sana biraz kaos bırakayım, ama hoş gözüksün” deme şekli.
#AuroraBorealis ve Görsel Çarpıtma Sanatı
Kuzey ışıklarını görmek artık sadece bir deneyim değil, bir statü göstergesi. Sosyal medyada #AuroraBorealis etiketiyle paylaşılan fotoğraflara baktığınızda, gökyüzünde adeta bir renk patlaması görürsünüz. Yeşiller, morlar, kırmızılar... Ama işin gerçeği şu: Çıplak gözle gördüğünüz şey genellikle soluk bir parıltıdır, o da eğer şanslıysanız. DSLR kameraların ve filtrelerin insafına kalmış bir doğa olayına bakıyoruz. Gökyüzü kendi halinde bir sanat eseri sunarken, insanlar “Bunu biraz daha dramatik yapalım” diyor. Bu durum da doğanın şu mesajını akla getiriyor: “Ben sizi büyülemeye çalışıyorum ama siz illa her şeyi TikTok’a uygun hale getirmek istiyorsunuz.”
Aurora'yı Nerede Bulabiliriz? (ve Daha Çok Beğeni Nasıl Alırız?)
Aurora’yı görmek için Norveç, Finlandiya, İzlanda veya Kanada gibi yerlere gitmek lazım. Ama bu yetmez, aynı zamanda karanlık, bulutsuz bir gece ve bolca şans gerekir. Çünkü kuzey ışıkları bir doğa olayı olmaktan çok, sabır testi gibidir. Sonra gelsin planlar: “Işıkları beklerken şirin bir kar kulübesi bulayım, Instagram için sıcak çikolatalı bir poz çekeyim.” Aurora’dan çok, kar manzaralı sıcak içecekler ilgi görür zaten.
Fiziksel Olay mı, Kozmik Influencer mı?
Aurora Borealis, dijital çağda bir tür “kozmosun influencer’ı” haline geldi. Bunu düşününce durum bir hayli ironik değil mi? Dünya’nın manyetik alanına çarpan güneş rüzgârları, insanları gökyüzüne bakmaya ve hayranlık duymaya itiyor. Ama bu his bile birkaç saniye sonra yerini şu soruya bırakıyor: “Bunu Story’de hangi şarkıyla paylaşsam?” Aurora’nın rengiyle uyumlu bir filtre seçmek, olayı izlemekten daha fazla zaman alabiliyor.
Gökyüzüyle Alay Eden Teknoloji
Bu noktada, kuzey ışıklarının alaycı bir mizah anlayışı olduğunu düşünmemek elde değil. Tüm o ihtişamıyla gökyüzünde dans ederken, insanlar bunun yerine telefon ekranlarına odaklanıyor. Aurora, gökyüzünden şöyle bir bakıyor ve “Ah, insan ırkı… Ne yapıyorsunuz?” diye sormak istiyor olabilir.
Büyü ve Basitlik Arasında Aurora
Kuzey ışıkları, bir yandan evrenin yaratıcı kaosunu yansıtırken, diğer yandan insanoğlunun her şeyi tüketim kültürüne dönüştürme becerisini gözler önüne seriyor. Belki de Aurora bize “Sadece bakın ve keyfini çıkarın” diyor. Ama insanlar olarak, anın tadını çıkarmak yerine onu kaydetmeyi tercih ediyoruz. Çünkü bugün kuzey ışıklarını görmenin anlamı, o anı paylaşmadığınız sürece “gerçekten yaşanmış” sayılmıyor.
Aurora Borealis, mitolojik geçmişi ve bilimsel gerçekliğiyle bizi büyülemeye devam ediyor. Ama bu büyüye eklediğimiz filtreler ve etiketlerle, aslında doğanın değil, kendimizin bir parodisini yaratıyoruz. Belki bir gün, sadece izlemekle yetinmeyi öğreniriz. Ya da en azından o çok sevdiğimiz filtreleri biraz daha az kullanırız.
Kim bilir?
Dip not: “DSLR Kamera” Digital Single Reflex Camera kelimelerinin kısaltmasından oluşur ve Türkçe, “dijital tek yansıma kamera” anlamına gelir.